Mezmay’da Eagle Shelf’e Tırmandım
Zorlu bir tren yolu gezisini tamamlayıp normal şartlarda birkaç gün kalmak için geldiğimiz Mezmay’da pekte istediğimiz bir ortam yoktu. Geldiğimiz bu yerde bir müzik festivali için hazırlık yapılmaktaydı. İnsanlar oldukça sıcak kanlı ve misafirperver olmalarına rağmen pek içim rahat değildi açıkçası. Çadırımızı kurup biraz dinlendikten sonra ertesi gün için yola devam etme kararı aldık. Fakat önce bu bölgede dağlık arazide bulunan oldukça ünlü bir kanyonu ve tüm vadiyi ayaklar altına alan o müthiş manzarayı görmek istedik. İngilizce adı Eagle Shelf olarak geçiyor. Bulunduğumuz yere harita üzerinde 2.5km uzaklıkta olan kanyona öğleden sonra saat 3 gibi yürümeye başladık. Tüm gün tren yolunda 10km kadar yürüdükten sonra elbette zorlanmamak mümkün değildi ama orman içindeki bu yol o kadar güzeldi ki pekte hissetmedim diyebilirim. En nihayetinde kanyonun en uç noktasına varmış ve vadi ayaklarımızım altındaydı. Karşımızda enfes bir manzara olsa da yükseklik bizim için ayrı bir ürkütücüydü. Hiçbir güvenlik önlemi olmayan bu yerde yürürken tamamen kendi güvenliğinizi kendiniz sağlamalı ve yere tam anlamıyla sağlam bir şekilde basmalısınız. Aksi durumda olacaklar hayatınıza malolabilir. Tabi biraz güzel bir fotoğraf karesi için küçük riskler almakta gerekiyordu ve ben de aldım. Kesinlikle bu gezi için harcadığımız enerjiye değdi. Geri dönüş yolunda hava tam da kararmak üzereydiki bir kamp alanına vardık. Burada diğer kampçıların yaktığı ateş karşısında ünlü borş çorbasını yudumlarken tüm günün yorgunluğunu üzerimizden atıyorduk. Artık pilimiz iyice bitmişti ve çadırımıza uyumaya gittik. Sabah erkenden kalkıp 6:30’daki şehir merkezine giden tek otobüsü yakalamak istiyordum. Çünkü günlerden Cuma’ydı ve bir sonraki otobüs Pazartesi günü gelecekti. Gece saat 3 gibi Ksenia beni etrafta sesler duyduğunu söyleyerek korku içerisinde uyandırdı. Açıkça söylemek gerekirse vahşi doğa içindeki bu yaşama ben de oldukça uzaktım ve elbette gelen seslerden ben de fazlasıyla ürkmüştüm. Çadır etrafındaki seslerden anladığım kadarıyla birkaç çeşit hayvan kamp alanındaki yemekler için gelmiş ve bir nevi savaş içindedirler. Bu savaş bize sıçramasın diye baya bir dua ettik. Yapabileceğimiz pek bir şey yoktu ve sadece sessizce uykulu gözlerle bekledik. Neyse ki hava aydınlanmaya başlayınca yavaş yavas bu hayvanlar çekildi ve biz de planladığımız gibi sabah 5 gibi uyanıp otobüse yetişmek için yola koyulduk. Kesinlikle yorucu, korkutucu bir gece geçirmiş ve bir an önce bu yerden uzaklaşmak istiyorduk. Sabah otobüsle şehir merkezine geldik ve sahil kenarında, bulunduğumuz yere 100km uzaklıktaki Tuapse şehrine otostop çekmeye başladık. Birkaç araç değiştikten sonra vardığımız bu şehirde deniz kenarında bir kamp alanına bir iki gün dinlenmek için yerleştik.
Daha çok fotoğraf ve anlık paylaşımlar için Instagram üzerinden Gezmen Adam hesabımı takip edebilirsiniz.
Hemen şimdi takip etmek için buraya tıklayın.