Kuzey Ekspres Gazetesi Röportaj
Türkiye turu, Gürcistan, İran şimdi hedef Rusya… Gezgin Cemal Çolak, sorularımızı cevapladı.
#2TekerGezi ETİKETİYLE BAY C YOLLARDA
Onu BAY C adıyla hatırlayanlar da olacaktır. Radyo ile hayatımıza giren Cemal Çolak, uzun yıllardır bilişim sektöründe emek veriyor. Aynı zamanda o bir gezgin, motosiklet kullanıcısı… Hatta motosiklet aşığı demek daha doğru. İlk önce Türkiye turları yaptı. Daha sonra Gürcistan ve İran, şimdi hedef Rusya…
Renkli bir karakter. Okurken keyif alacağınız bir sohbet oldu. İşte sohbetimizden öne çıkan soru ve cevaplar;
Cemal Çolak kimdir, ne yapar?
1998 yılında radyoculuk yapmaya başladım. 2006 yılında kadar aktif olarak radyo hayatım devam etti ve ayrıca çeşitli yerlerde dj’lik yaptım. 2013 yılından bu yana Radyo Aktif’te dönem dönem yayın hayatıma halen devam etmekteyim. Şimdilerde ise kendi internet radyomu kurdum. 12 yıldır da bilişim sektöründe çalışmaktayım.
“O DÖNEMLER ÖZELDİ”
90’lı yıllarda radyoculuk desem?
Bugünün interneti neyse o günün radyosu da oydu. İnsanları bağlayan, buluşturan bir araçtı. Bugün internet daha kapsamlı olarak aynı şeyleri bize yaşatıyor diyebiliriz. İnsanlar birilerine değer verdiğini göstermek için şarkı isterlerdi. O dönemlerde çok değerliydi ve ben de o dönemde yayın yapmış biri olarak kendimi çok şanslı addediyorum. İnsanlarla samimiyetimiz çok iyiydi. Ziyaret günleri düzenleyip paylaşım içerisine girerdik. O dönemlerde yayıncı olmak çok güzel ve özeldi. Hala tabi ki bu işe gönül vermiş insanlar bir şekilde o mikrofonlara konuşmaya devam ediyorlar. Bende dahil olmak üzere…
Yolda yürürken sesinizi duyduklarında ya da bir sohbet esnasında “a bay c” diyenler oluyor mu?
Evet hala daha bu durum devam ediyor. Bu hatıraların yaşanmış olması, geçmişten gelen izlerin günümüze yansıması çok güzel.
İLK ÖNCE İŞ, SONRA OKUL
Bilişim işiniz nasıl başladı?
Bozarak öğrenenlerdenim. Radyoda çalıştığım dönemlerde de teknik işleri yapan kişiydim. Bu yönümü geliştirerek bu durumu iş haline getirdik. Grafik tasarım ve web site işleri de yapıyoruz. Geçmişten gelen merakım sayesinde önce işi öğrendim. Sonra okulunu bitirdim. Farklı olmayı seviyorum. Bu da güzel bir farklılık oldu sanırım.
Bazı insanlar farklı olmaya çalışır. Mücadele ettikleri halde olamaz. Siz bir şey yapmadan farklılık ortaya koyuyorsunuz denebilir mi?
Bu zaman içinde gelişen bir durum. Birçok işi bir arada yapınca öyle oldu. Gazeteci, yazarlığa da meyilim var. Birçok işi bir arada yapmak beni mutlu ediyor.
HERŞEY 2006 DA BAŞLADI
Gezginlik süreci ne zaman, nasıl başladı?
2006’da bir arkadaşıma motosiklet bakarken ben ondan önce aldım. Sonrasında hissiyatım değişti. Uzun yola gideceğim diyerek, ilk uzun yol deneyimimi İstanbul’a giderek gerçekleştirdim. Ardından 2 3 kere Türkiye turu, sonra Gürcistan, ardından en son İran’a 2 teker gezi gerçekleştirdim. Bu yıl da çok kısa süre sonra 8500km’lik 2 teker gezi Rusya seyahatim başlayacak.
TRABZON’DA ŞÖFORLER BİLİNÇSİZ
Evet Trabzon çok uygun. Zorlayıcı hava şartları yok. Kış şartları çok ağır geçmediği için önlemimizi aldıktan sonra hemen hemen her mevsim motosiklet kullanmanız mümkün oluyor. Kros motosiklet ile yaylalara çıkan sporcu guruplar var. Motorcular dağ bayır gezebiliyorlar. Trabzon’da gidilecek baya doğal güzelliğe sahip yerler var. Dolayısı ile cazip diyebiliriz. Ama maalesef trafik konusunda biraz sıkıntılar oluyor.
Evet sanki insanımız motosiklete alışık değiller gibi?
Alışık olmaktan ziyade, insan yapımızdan kaynaklı. Agresif insanlarımız var. Motosiklet aslında trafiği rahatlatmak içindir. Yani düşündüğümüzde trafiği rahatlatmak için kullanılan motosiklet kullanıcılarına araç kullananlar yardımcı olmadığını görüyoruz. Biraz daha bilinçlenmek gerekiyor. Risk almadan bulduğumuz boşluklardan geçmemiz gerekiyorken insanlarımız sıkıştırıp “ben bekliyorum sen de bekle” mantığına gidebiliyor. Bu gibi nedenlerden dolayı da şahsen şehir içinde artık bisiklet kullanmaya yöneldim diyebilirim.
Trabzon’da Avrupa’yı yaşatıyorsun?!
Kendimce… Trabzon’da yaşıyorum. Benim kafamda çok başka hayat var. Kendi kafamdaki dünyayı Trabzon’u uyarlıyorum. Mutlu, huzurlu yaşamak bunu gerektiriyor.
Trabzon, motosiklet kullanmak için uygun bir şehir mi?
“MOTOSİKLETİN HACISI OLDUK”
Türkiye turu yaparken hangi illere gittiniz?
Baya gezdim. Trabzon’dan başlayıp Erzincan, Kayseri, Niğde, Antalya kısaca hemen hemen birçok şehri… Bir Güneydoğu’yu çok fazla gezemedim. Akdeniz, Ege, İç Anadolu, Karadeniz Türkiye’yi kıyıdan kıyıya gezdim diyebilirim. Sinop – Bartın yolu var. O yol da özel bir yoldur. Motorcular bu yolda sürdükleri zaman “ben hacı oldum” derler. Orada motosiklet sürdüm ve çok güzel bir tecrübeydi. Motosikletin hacısı olduk diyebiliriz.
İZMİR BİR BAŞKA
En rahat ettiğin şehir?
İzmir. İnsanlar orada özellikle sıkışan trafikte bile geri geri gelip size yol verebiliyorlar. O sıkışık trafikte yol verme çabasına girdiği için bir araç sürücüsüne motordan inip sarılasım gelmişti. O derece sevinmiştim. Yani her şeyden önce empati ve hoşgörü çok önemli. Güneş tepemizde sıcak, arabalarının içinde klima ile seyahat gerçekleştirmek mümkünken motorun böyle dezavantajları söz konusu. Aslında motosiklet kültürünü de bilmek gerekiyor biraz. Oradaki bu kültür beni cezbediyor.
En fazla zorlandığın şehir?
Trabzon. (Bu arada gülüyoruz, acınacak halimize)
TİFLİS GÖRÜLESİ BİR YER
İlk yurt dışı seyahatini nereye yaptın?
Tiflis.
Bizi Tiflis’i anlatır mısın?
Kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Tarihi yapısı ve doğal güzellikleri çok güzel. Tarihi mirasına sahip çıkmış bir şehir. Batum’a gidip trenle Tiflis’te geçerek, orada bir hafta güzel bir tatil gerçekleştirebilirsiniz.
Maddi anlamda?
Lari ve Lira arasındaki farktan dolayı son yıllarda biraz sıkıntılı. Ama seçenekleri siz belirleyebilirsiniz. Biz gezginler açısından birbirimizi ağırlıyoruz. Öyle bir dayanışma içerisindeyiz.
“İRAN MİSAFİRPERVER”
İran gezisi nasıl başladı?
Aslında Rusya ziyareti yapacaktım. Sonrasında rota İran’a döndü. Gidenler çok güzel şeyler söylerken, gitmeyenler aksine yorum yapıyordu. Gidip görmek istedim. İnsanları çok yardım sever, her şey çok ucuz. Hem benzin, hem de yemek ucuz. Her şeyden önce insanların misafirperverliği cezbediyor. İyi ki gidip onları tanıdım. Hayat tecrübesi anlamında çok güzel şeyler kattı.
İnsanlar gidip sıkıntı yaşadıklarında kulaklarınızı çınlatmasınlar sonra?
Yoo sıkıntı yaşayabilecekleri düşünmüyorum. Trafik biraz karmaşık diyebilirim sadece. Turistlere özelliklere Türklere karşı ayrı korumacı bir yapısı var. Mesela beni bir kasabada sivil polis durdurdu. Evraklarımı kontrol edecekler. İnsanlar “görmüyor musun yabancı zaten, niye tutuyorsun güneş altında diye” tepki gösterdiler. İstisnayı bazı durumlar olabilir. Ama ben olumsuz kötü bir şey yaşamadım. Fotoğraf çektirmek isteyen birçok insanla rastlaşabiliyorsunuz. Tahran’da beni bir aile konuk etti. Kendi akrabalarıymış gibi davrandılar.
BİZİM GİBİ DEĞİLLER
Onların net bizden ayrı özellikleri nedir?
Biz kendimizi misafirperver bir toplum olarak gösteriyoruz. Ama onlar yaşatıyorlar. Turistlere karşı o derece misafirperver değiliz. Bir şeyleri oturup sorgulamak lazım.
Bizim insanımız para olarak görüyor direk değil mi?
Evet. Orda ise para ile yaptığınız her iletişimin sonu “konak ol” ile bitiyor. Misafirimiz ol demeleri çok güzel, bizim böyle bir kültürümüz var mı? Mümkün değil.
RUSYA HEYECANI
Önümüzdeki günlerde Rusya gezisi olacak, heyecan var mı?
Evet. Tüm resmi işlemlerim hazır. Psikolojik olarak kendimi hazır hissetmem de lazım tabi. Moda girdim, gireceğim az kaldı. 8 bin 500 km’lik bir yolculuk olacak.
Yorucu olmuyor mu?
Sevdiğin bir işi yapıyorsan zor gelmiyor. Santra Bilgisayar’da çalışırken de böyle… Yoruluyorsun ama hissetmiyorsun. İran’a giderken şartlar zorlayıcıydı. Ama yaptım. Bu bir tutku. Nereye varacağını bilemeden, kulağında müziğin, suratında serin bir rüzgar, kısaca inanılmaz bir hissiyat. Yaşamak gerekli anlamak için.
200 DEN FAZLA KİŞİYİ AĞIRLADI
Peki siz gezginler olarak, tanımadığınız insanların evinde kalırken hiç mi korku olmuyor?
Bu soruyu bende kendi kendime sordum. Her şeyden önce gezgin insanların kendince bir hayat felsefesi var. Gezme amaçları farklı kültürleri yaşayıp, paylaşım içerisine girmek. Böyle bir mantalitede olan bir insanın içinde herhangi bir kötülük olabileceğine ihtimal vermiyorum. Kalkıp Almanya’dan, Kore’den sadece size zarar vermek için kimse yollara düşmez. Bu bir şanstır. Ben olumsuz tecrübeler yaşamadım. Dünyanın her yerinden Trabzon’da 200’den fazla kişi ağırladım. Maddiyatla ölçülecek bir şey değil bu, manevi bir şey yapıyoruz. Hayatı paylaşıyoruz, minnet oluşuyor. Dönüp dolaşıp bu yapılanların beni bulacağına olan inancım tam. Ben iyilik yapıp denize atıyorum…
Rusya korkutmuyor mu seni?
Rus insanın yapısını biliyorum. Kendi ülkelerinde ziyaret edip bu şekilde tecrübe yaşamak ilk olacak. Daha şimdiden misafirperverliklerini yaşamaya başladım. Gitmeden evlerine davet eden, birçok benim gibi gezgin arkadaş oldu. Gel bizimle kal diye, ön yargılarım gitmeden bitti. Daha farklı gözle bakıyorum. Ön yargıları kırabilmek için en güzel yöntem gidip bir şeyleri yerinde tecrübe etmek bence.
Kitap yazmayı düşünüyor musun?
Olabilir. Neden olmasın. Belki uzun yıllar sonra tüm bu hayat tecrübelerini toparlayıp insanlarla paylaşmak istersem olabilir. Hem gezip, hem yazmak, paylaşmak en büyük hayallerimden biri.
Çok teşekkür ederiz. Sohbet için.
Ben teşekkür ederim. Sevgi ve saygılarımla…
Röportaj: Bahar KURBAY / Kuzey Ekspres Gazetesi